Yılbaşından itibaren geçerli olacak halde belirlenen gelir vergisi dilimleri, temmuz ayında taban fiyata orta zam yapılmasına karşın, ikinci altı aylık dilimde değişmedi. Bu da çalışanın maaşının cebine girmeden vergiye gitmesine, erimesine neden oluyor.
Türk-İş ve Hak-İş’in gelir vergisi tarife basamaklarında çalışanlar lehine düzenleme yapılmasını istemesi, vergi dilimleriyle eriyen maaşları yine gündeme getirdi.
Temmuz ayında taban fiyata yapılan artırımla birlikte gelir vergisi dilimleri güncellenmedi. Bu da fiyatlarını brüt üzerinden alanların daha düşük maaş almalarına yol açıyor.
Türk-İş Genel Lideri Ergün Atalay’ın aktardığına nazaran, aylık 8 bin TL brüt fiyatı olan bir çalışanın geliri, kesintiler nedeniyle ocak ayına kadar net 6 bin 395 liraya düşüyor.
Aynı çalışanın fiyatı, taban fiyat kaynaklı vergi istisnası artmasına karşın 6 bin 52 liraya geriliyor. Yani bu çalışan yıl sonuna geldiğinde aylık 1.948 lira vergi ve SGK kesintisi ödemiş oluyor. Bu da fiyatının yaklaşık dörtte birine karşılık geliyor.
Vergi uzmanlarının yaptığı hesaba nazaran ise, brüt maaşı 15 bin TL olan bir çalışanın yıl başında eline geçen net fiyat 11 bin TL iken, bu ay prestijiyle bu meblağ 10 bin TL’ye kadar düştü. Yani toplam 5 bin TL’lik vergi kesintisi yaşanmış oldu.
TÜRK-İŞ: 50 MİLYON KİŞİ VERGİ KOLAYLIĞI BEKLİYOR
Atalay, bahse ait değerlendirmesinde, çalışanların fiyatları üzerinden adaletli olmayan bir vergilendirmeyle karşı karşıya olduklarına dikkat çekerek şu taleplerde bulunmuştu:
“Gelir vergisi tarife basamakları ve oranlarında personeller lehine düzenleme yapılmalı. 16 milyon çalışan, aileleriyle birlikte yaklaşık 50 milyon kişi hükümetten bu hususta da vergi kolaylıkları bekliyor.”
Atalay, Anayasanın 73. unsurundaki, “Herkes kamu masraflarını karşılamak üzere mali gücüne nazaran vergi ödemekle yükümlüdür” kararına de dikkat çekerek konuşmasına şöyle devam etmişti:
‘DAHA ÇOK VERGİ, DAHA AZ ÜCRET’
“2010 Ocak’ta geçerli olan gelir vergisi tarifesinin minimum fiyata oranı 12,07 katı iken, 2022’ye kadar geçen müddette bu oran gitgide azaldı. Bu yılın ocak ayına geldiğimizde 6,39 katına kadar gerilemiş ve personel üzerindeki vergi baskısı arttı.
Asgari fiyatın üzerinde gelir elde eden çalışanlar, gelir vergisi tarifesinin yılın başında ve yıllık belirlenmesi nedeniyle bir üst dilime daha erken girerek, daha çok vergi ödemek ve daha az fiyat almak zorunda kalıyor.”
HAK-İŞ: YÜZDE 42’LİK ARTIRIM YÜZDE 34 OLARAK YANSIDI
Öte yandan, Hak-İş Genel Lideri Mahmut Arslan da geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bir yazı göndererek, gelir vergisi dilimlerinin orta devirde artırılmasını talep etmişti.
Arslan, brüt 10 bin TL alan çalışanın fiyatına temmuzda yüzde 42,35 enflasyon artırımı uygulanması halinde, net fiyatına yansıyan oranın yüzde 34,3 olduğunu vurguladı.
“Yüzde 8,1’lik artış emekçiye yansımamış gelir vergisi kesintisi olarak uygulanmış olacaktır” diyen Arslan, “Bu durumda enflasyonun olumsuz tesirlerinin telafisi maksadıyla uygulanan enflasyon farkı artırımı gerçek manada emekçiyi enflasyondan korumayacak ve çalışanın fiyatındaki artış enflasyon artışının altında (yüzde 8,1) kalacaktır” demişti.
‘BU, ÇALIŞANA YAPILAN BÂTIN BİR VERGİ ZAMMI’
Vergi Uzmanı Ozan Bingöl de toplumsal medya hesabından hususa ait açıklama yaptı ve bu durumunu ‘çalışana yapılan bilinmeyen bir vergi zammı’ olduğunu vurguladı.
Bingöl, şöyle dedi:
“Aslında hiçbir şeye gerek yoktu. 2000’den bu yana Gelir Vergisi dilimleri yine değerleme oranında kuruşu kuruşuna artırılsa idi birinci dilim bugün 32 bin değil 81 bin 688 TL olacaktı. Bu da çalışana yapılan kapalı bir vergi artırımıdır. Bordrolunun her bir lokmasından almak demektir.”