Münevver Karabulut, 3 Mart 2009 tarihinde Bahçeşehir’de Cem Garipoğlu tarafından öldürülmüştü. Olayın akabinde uzun bir müddet firar eden Garipoğlu tutuklanmış ve 10 Ekim 2014 tarihinde kaldığı hücrede meyyit bulunmuştu.
Ölen kişinin Cem Garipoğlu olup olmadığı istikametindeki savlar üzerine Karabulut ailesi avukatları aracılığıyla fethi kabir süreci yapılmasını talep etmişti.
Cem Garipoğlu’nun mezarı bugün 11.00’de savcı ve avukatlar aracılığıyla açılması beklenirken, sabah saatlerinde polis takımları, çevik kuvvet takımları ve güvenlik takımları mezarlık önünde bariyerli tedbir aldı.
KİMLİK EŞLEŞMESİ YAPILACAK
Garipoğlu’nun cesedinden alınacak kemik örnekleri ile kimlik eşleşmesi yapılacak. Mezardan Garipoplu’nun kemik örneği alınarak, kimlik eşleşmesi yapılacak.
“HEPİMİZ RUH ÜZERE YAŞAYAN BEŞERLER OLDUK”
Öte yandan Bolu’nun Mengen ilçesi Kayabaşı köyünde bulunan Münevver Karabulut’un kabrini ziyaret eden teyzesi konuştu. Acılı teyze, “2009’da bu olay olduğundan beri hepimiz ruh üzere yaşayan beşerler olduk. Bu olay biliyorsunuz çok şeye hamile oldu. Garipoğlu ailesi tarafından birçok kanıt, her şey karartıldı. Artık de Garipoğlu’nun kabrinin açılması düşünülüyor. Pazartesi günü inşallah Allah’ın müsaadesiyle yapılacak lakin minareyi çalan kılıfını hazırlamıştır kesinlikle. Üzerinden yıllar geçti. Toprakta artık DNA izi kalmamış olabilir. Toprak tipleri var, asit var, DNA’sı yok olmuş olabilir. Her şey olabilir” dedi.
“Sonuçta giden geri gelmiyor” diyen teyze, “Biz yaşadığımız acıyı biliriz. Lakin ne diyelim? Ben çocuğumuzun cennette olduğunu düşünüyorum. Ablam, eniştem, aile bitik durumda. Giden can geri gelmiyor. Allah bunu bize yaşatanlara da birebirini yaşatsın inşallah” diye konuştu.
OLAYIN GEÇMİŞİ
Bahçeşehir’de bir villada öldürülen Münevver Karabulut’un parçalanmış cesedi, 3 Mart 2009’da Etiler’de bir çöp konteynerinde bulunmuştu.
Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Kasım 2011’de Münevver Karabulut’u öldürdüğü gerekçesiyle Cem Garipoğlu’nu 24 yıl mahpus cezasına çarptırmıştı. Garipoğlu, 10 Ekim 2014’te kaldığı Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde intihar etmişti.
Yapılan otopsinin akabinde Garipoğlu toprağa verilirken, aileden alınan DNA örnekleri de bu bireyle uyuşmuştu.