İmzacılardan Sayers kirli ağı itiraf etti! O bildiriyi yayımlayan akademisyenleri Soros fonladı
2016 yılında Türkiye’nin terörle mücadelesini alçakça karalamaya çalışan sözde ‘Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ ile ilgili çok çarpıcı detaylar ortaya çıktı.
Adeta teröristlere kalkan olurcasına Türkiye’nin hedef alındığı bildirinin imzacılarından David Selim Sayers, halen savunduğu bildiriye imza atan akademisyenlerin, Macar asıllı Amerikalı Yahudi spekülatör ve kadife devrim operasyonları gibi kirli işlerin arkasındaki isim, George Soros tarafından fonlandığını itiraf etti.
Sayers, kaleme aldığı bir makalede, bildiriyi takip eden süreci, ‘Organizasyona aktif olarak dâhil olanlar -adları kamuya açık kayıtlarda yer almayan bir grup insan- aniden kendilerini yüksek oranda paraya çevrilebilir bir markanın üzerinde otururken buldular.’ ifadesiyle anlatıyor.
KONUK’UN KİRLİ PLANI
Sayers’e göre, Türk Araştırmaları Enstitüsünün Müdürü Kader Konuk 2017’de Academy in Exile (AiE – Sürgündeki Akademi) adıyla kurduğu oluşumuyla, Suriye ve Afganistan gibi savaşın olduğu ülkelerden gele akademisyenler için, hibe fonları alıyordu.
‘Ancak kısa süre sonra bu programlardan en çok yararlanan akademisyenlerin, Suriye veya Afganistan gibi savaştan yara alan ülkelerden değil de nispeten daha istikrarlı ve barış içinde olan Türkiye’den geldikleri anlaşıldı.’
Sayers, Konuk’un en başından beri Türkiye’den Almanya’ya belirli akademisyenleri getirtmek için bu tür hibeler aldığını ifade ederken, büyük bir fon düşüncesinin Konuk’un kafasına yeni bir plan oluşturduğunu belirtiyor.
‘Peki ya her bir hibe için Alman devletine başvurarak yorulmak yerine, Türk akademisyenleri toplu halde Almanya’ya göndermenin bir yolu olsaydı? Ve peki kaynakları ve üye seçimini başkalarına bırakmaktansa birinin kendi fonuna sahip olmasının ve istediği gibi harcayıp dağıtmasının bir yolu olabilir miydi?’
Ocak 2016’da imzalanan sözde barış bildirisine işaret eden Sayers, Konuk’un planı için, ‘Kadere bakın ki çok yakın bir zamanda bir yol bulundu.’ ifadesini kullanıyor.
VE BİLDİRİ İMZALANDI…
Sayers, bildirinin imzalanmasını takip den süreçte Konuk’un o akademisyenleri çekmesini şöyle anlatıyor:
Türk devleti tarafından verilen tepki tahmin edildiği şekildeydi. Bildirinin kamuoyuna açıklanmasından birkaç gün sonra, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi ağırlığını koyarak, “anayasamıza ve yasalarımıza göre alenen suç teşkil eden bu ihanete karşı ilgili kurumların anayasal ve yasal görevlerini yerine getireceğine olan güvenini” dile getirdi. Sonraki üç yıl boyunca, Türk devleti bildiride imzası bulunanlara sıkıntı çıkartmaya devam etti. 800’den fazlası dava edildi. 500’den fazlası üniversitelerdeki işlerini kaybetti. 200 civarında kişi hapis cezası aldı. Dört tanesi tutuklandı ve 22 ila 40 gün arası gözaltında tutuldu. Ve bir tanesi 76 gün hapiste kaldı.
Ancak organizasyona aktif olarak dâhil olanlar -adları kamuya açık kayıtlarda yer almayan bir grup insan- aniden kendilerini yüksek oranda paraya çevrilebilir bir markanın üzerinde otururken buldular.
Bu durum Konuk’un dikkatinden kaçmadı. 2016’nın sonunda, Barış için Akademisyenler grubundan 10 kişiyi Almanya’da bir yemek masasının etrafına topladı ve finansmanı arttırmanın yollarını konuştular. A prize opportunity soon presented itself: the Volkswagen Foundation, Kısa bir süre sonra fırsat kendini gösterdi: Almanya’nın en büyük özel araştırma fonuna sahip olan Volkswagen Vakfı, aynı yıl Alman devletinin liderliğini takip etmeye son yıllarda Flüchtlingswelle’nin bir parçası olarak ülkelerini terkeden akademisyenler için kendi fonunu oluşturmaya karar verdi.”23 UDE’deki meslektaşının ve daha önce kendi projeleri için en az üç kere VW hibesi almış olan VW Vakfın’dan Volker Heins’in yardımıyla Konuk, Türkiye’den gelen akademisyenlere özel bir proje için Vakıf’ı 900.000 € mülteci fonu sağlamaya ikna etti ve bu şekilde Academy in Exile ortaya çıktı (AiE).
BURS ÇIKTI AMA SADECE SÖZDE BARIŞ BİLDİRİSİ AKADEMİSYENLERİNE
Ekim 2017’de AiE’nin ilk burs duyurusunu yaptığını belirten Sayers, tüm dünyadan gelen akademisyenler yerine sadece Türkiye’den gelen akademisyenlerin seçildiğini belirtti. Çünkü başvuru sahiplerinin Türkiye’de bulunmaları veya üç yıldan fazla olmamak üzere Türkiye’den “sürgün” edilmiş olmaları gerekiyordu.
Sayers, burs duyurusunun kamuoyuna değil, sadece Barış Bildirisi Akademisyenleri ve onlarla benzer görüşteki gruplara iletildiğini söylüyor.
PARALAR SOROS’TAN
Sayers, ilk verilen altı burstan sonra, Konuk’un fonları artırarak bu sayıyı 9’a çıkardığını belirtiyor. Konuk’a Vileda marka temizlik ürünlerine sahip bir holding tarafından işletilen bir hayır kurumu olan Freudenberg Vakfından 140,000 € ve ABD’de kar amacı gütmeyen Uluslararası Eğitim Enstitüsü tarafından kurulan “Bilimsel Kurtarma Fonundan” 60,000 € fon sağlandı. O sırada AiE bir şekilde dokuz isimsiz arkadaşa dağıtılmak üzere en az 1.100.000 € toplamıştı.
‘Ama Konuk’un sadece ısınma turunda olduğu anlaşıldı. Aralık 2018’de, Freie Universität Berlin’in (FU), AiE’ye “Eleştirel Düşünme”ye ayrılmış bir ikamet programı oluşturmak için sekiz yeni burs ilanı ve bir yönetici için bir tane sağlayacağını duyurdu. Paylaşımlarında, FU’nun bursiyerlerin çalışacağı fiziksel alanı ve daha da önemlisi bir üniversite üyeliğinin meşruiyetini sağlayacağını ima etmişti. Ama elbette, bu tür bir yasal düzenleme bedavaya yapılmayacaktı.
Hayır, bunun kazanılması gerekiyordu – soğuk, sert nakit parayla, bu durumda para Konuk’un 500.000 $ topladığı Andrew W. Mellon Vakfından ve 200.000 doları aşan kısmı da kaynağı biraz belirsiz olan George Soros’un Açık Toplum Vakıfları tarafından sağlandı.
Soros’un AiE’yi iyi kalpliliğinden finanse ettiğine inanmak güzel olurdu. Ama ne yazık ki, Konuk’tan, Almanya’ya giden AiE treninde birkaç karaborsa bileti almak için para ödüyor gibi görünüyor. Bu tür bir arka kapı ticareti, en iyi niyetli hayırsever çabanın bile kendi ayağına kurşun sıkması için yeterlidir. Konuk gibi dostlarınız varken Orban veya Erdoğan gibi düşmanlara kim ihtiyaç duyar ki?’
KİRLİ BAĞLANTILAR
Konuk’un Soros’un Açık Toplum Vakfı’ndan gelen yardımları ‘anonim’ olarak adlandırmasına da değinen Sayers, ‘Açık Toplum’un anonim kalmak istemesinin bariz nedeni, Konuk’un sponsor olarak kamuoyuna açıklanmasından sadece iki hafta önce, Kasım 2018’de, Türk devletinin düşmanlığı nedeniyle Türkiye’deki faaliyetlerini durduracağını açıklaması olabilir. Ama başka bir küçük sebebi daha olabilir. AiE ve Soros’un CEU’sunun bilinen iştiraklerine baktığımızda, özellikle Cinsiyet Çalışmaları alanında göze çarpan bir örtüşme görüyoruz. AiE’nin kurucu üyelerinden Nil Mutluer, doktora derecesini CEU’da Cinsiyet Çalışmaları alanında almıştır. FU Berlin’de AiE Üyesi olan Anikó Gregor, Yüksek Lisans derecesini CEU’dan Cinsiyet Çalışmaları alanında almıştır.46 Diğer bir AiE Üyesi olan Judit Takács, CEU Cinsiyet ve Kültür Programında on ay geçirmiştir. Ve “Sürgünde Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları” konulu 2020 AiE çalıştayında konuşmacı olan Andrea Petö, CEU’da Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları profesörüdür.
SOROS-KAVALA-AÇIK TOPLUM
Gezi’nin finansörü ve Türkiye’deki Açık Toplum Vakfı’nın kurucularından Osman Kavala’nın yargılamasında, Soros-Kavala ilişkisi bir kez daha gözler önüne serildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan itiraza ilişkin istinaf dilekçesinde, Kavala’nın, Açık Toplum Vakfı Kurucusu Soros bağlantısı ve FETÖ elebaşı Gülen’in Açık Toplum Vakfı Kurucu Üyesi Alaton arasındaki ilişkiler ortaya çıktı.
Dilekçede, Gezi kalkışmasının planlanması, eylemlerin yönlendirilmesi, eylem çağrıları, uluslararası girişimler, eylemlerin finansmanları ile sanıkların tek tek eylemlerine yer verilen dilekçenin detaylarına da yer verildi.
George Soros’un siyasi iktidarı değiştirmeyi amaçladıkları ülkelerde Otpor ve buna benzer grupları aktif olarak kullandığı belirtilen dilekçede, özellikle Sırbistan, Malezya, Venezuela, Gürcistan ile Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerdeki devrim hareketlerinin Açık Toplum Vakfı kanalıyla George Soros tarafından fonlandığının bilindiği anlatıldı.
star.com.tr
MAKALENİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN…
https://parisinstitute.org/the-real-academy-in-exile/