İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Akşener, “Sayın Erdoğan ve arkadaşları sayesinde bugün acaba ne olduk diye uyanıyoruz. Geçtiğimiz hafta da hiç utanmadan, sıkılmadan, zerre duraksamadan bu aziz millete ‘çürük ve sürtük’ dendi” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen Akşener, “İlk seçimde yetkiyi alıp Türkiye’yi içine soktuğun bu kurumsuzlaşma çukurundan evvel Allah çekip biz çıkaracağız. Sen de oturup muhalefet sıralarından memleket nasıl yönetilir kıskançlıkla izleyeceksin” dedi.
Akşener’in konuşmasından satır başları şöyle:
“Bay Kriz ve olağanüstü ekonomi yönetimi sayesinde artık her yeni güne yeni bir zam haberiyle uyanıyoruz. Artık zamla yatıyor, zamla kalkıyoruz. 2 bin 500 lira reva görülen emeklilerimiz, halk ekmek kuyruklarında sıra bekliyor. Akşam evde ne pişireceğini bilemeyen anneler, evine et, süt, yağ, hatta çocuğuna bez bile alamadığı feryat ediyor. Saray şürekasına göre her şey yolunda. Milletimiz yoksullukla boğuşurken 5, 10 maaşlı saray danışmanlarının keyifleri her zamanki gibi yerinde.
UÇACAK DEDİĞİNİZ TÜRKİYE BÖYLE Mİ UÇACAK?: Ülkede enflasyon makyajlı haliyle bile yüzde 73.5 olarak açıklanırken beceriksizliğiyle göz kamaştıran Nebati bakan çıkıp ‘Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla büyümeyi tercih etti. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kar ediyor’ diyor. Böyle bir rezalet olabilir mi? Utanmadan dalga mı geçiyorsunuz? Uçacak dediğiniz Türkiye böyle mi uçacak? Nebati bakanın bu sözlerine bakınca anlıyoruz ki TÜİK sihirli değneğiyle tez zamanda bu arkadaşımızın yardımına koşacak. Nitekim bunun ilk işaretlerini görmeye başladık bile.
ADETA DEVLETE KARŞI MÜCADELE EDEN BİR FANATİK: Geçtiğimiz Mayıs ayında Danıştay ve Sayıştay’ın yıl dönümüydü. Her iki yargı kurumumuzda kadim devlet geleneğimizden damıttığımız köklü devlet kurumlarımızdır. Sayın Erdoğan’ın en sevmediği kurumlarımızdır. Kendisi adeta devletimize, milletimize ve tarihimize ait ne varsa yıkmaktan, bozmaktan ve yozlaştırmaktan sorumludur. Aksini yapamadığı her şeye ve herkese de uyuz olur. Nitekim iki kurumumuzun yıl dönümü törenlerinde yaptığı konuşmalarda her zamanki gibi yine bu ülkenin cumhurbaşkanını değil de adeta devlete karşı mücadele eden bir fanatiği gördük.
HAYIRDIR BAY KRİZ NEDEN BU KADAR KORKTUN?: Sayıştay’a çıktı ve her zamanki yakışıksız tarzıyla ayar verdi. ‘Açık aramayın’ dedi. Yani işinizi yapmayın dedi. Hayırdır Bay kriz neden bu kadar korktun? Sayıştay’ın raporları zaten yolsuzluk ansiklopedisi gibi. Hiç kendini yorma çünkü devlet unutmaz.
CÜBBESİNE DÜĞME DİKEMEDİĞİN ERDEMLİ SAVCILARIN OLMASINA ÇOK MU BOZULDUN?: Danıştay’a da hem sopa gösterdi hem de hukuk dersi verdi. Neymiş vesayete koltuk değnekliği yapan gizli, açık örgütlerin arka bahçesi haline dönüşen bir yargı millet adına karar veremezmiş. Peki Danıştay’ın görevi ne? Hayırdır sayın Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı kararıyla feshedilemeyeceğini duymak çok mu zoruna gitti? Cübbesine düğme dikemediğin erdemli ve ahlaklı savcıların olmasına çok mu bozuldun?
MUHALEFET SIRALARINDAN MEMLEKET NASIL YÖNETİLİR KISKANÇLIKLA İZLEYECEKSİN: İlk seçimde yetkiyi alıp Türkiye’yi içine soktuğun bu kurumsuzlaşma çukurundan evvel Allah çekip biz çıkaracağız. Sende oturup muhalefet sıralarından memleket nasıl yönetilir kıskançlıkla izleyeceksin.
ERDOĞAN VE ARKADAŞLARI SAYESİNDE BUGÜN ACABA NE OLDUK DİYE UYANIYORUZ: Bir sandıklık siyasi ömürleri kalanların acınası çırpınışlarına, kaçınılmaz sonlarını görenlerin hezeyanlarına, koltuğunu korumak için tüm değerlerini kaybedenlerin hakaretlerine maruz kaldığımız bir haftayı daha geride bıraktık. Artık pis dillerini, öfkelerini, nefretlerini açık etmekten çekinmiyorlar. Millete hesap vereceğine hesap soran, hak yiyeni savunan kirli bir zihniyet ile karşı karşıyayız. Sayın Erdoğan ve arkadaşları sayesinde bugün acaba ne olduk diye uyanıyoruz. Bugün acaba hangi hakarete maruz kaldık diye meraklanıyoruz.
BU HAKARETİ DENİZE DÖKÜLÜŞÜNÜ UNUTAMAYAN BİR YUNANLI ETMEDİ: Tarihin her döneminde aziz olan büyük Türk milleti, AK Parti iktidarı nezdinde bir gün hain, bir gün terörist oluyor, bir gün nankör oluyor, bir gün vicdansız oluyor, bir gün cibiliyetsiz oluyor. Geçtiğimiz hafta da hiç utanmadan, sıkılmadan, zerre duraksamadan bu aziz millete ‘çürük ve sürtük’ dendi. Bu hakareti denize dökülüşünü unutamayan bir Yunanlı etmedi. Yazıklar olsun. Sen bu ülkenin cumhurbaşkanı seçildiğinde bir yemin ettin.
YEMİNİNİ KİBRİNİN ESİRİ OLUP, HAKİKATE KÖR OLURKEN BOZDUN: Bu yemini namusun ve şerefin üzerine ettin. Hani senin nerede yeminin? Hani nerede milletin huzuru ve refahı? Nerede adalet? Nerede Atatürk İlke ve İnkılapları? Sen yeminini bozdun sayın Erdoğan. Kibrinin esiri olup, hakikate kör olurken bozdun. İktidar sarhoşu olup, Meclisimizi vesayetin altına alırken bozdun. Milletin hazinesini yandaşlarına peşkeş çekerken bozdun.
SENİ ACI GERÇEKLE YÜZLEŞTİRECEĞİM: Şimdi senin istediğin gibi yaşamıyor, konuşmuyor diye demokrasiyi, adaleti savunuyor diye seni beğenmiyor, istemiyor, oy vermeyi de düşünmüyor diye milletimize hakaret ederek bozdun. Sen kendi egonu ‘hak ettikleri teşhisi koydum’ diye şişirmeye devam et. Sen bu hakareti sadece ‘gezici’ diye yaftaladıklarına ettiğini sanmaya devam et. Ben seni acı gerçekle yüzleştireceğim.
GEZİ BİR RUH, BİR DURUŞ, BİR DİRENİŞTİR: O gün de söyledim bugün bir kez daha söylüyorum. Gezi, başlangıcından bizzat senin elinle rayından çıkarttığın kadar geçen süreçte, sağcısından solcusuna, muhafazakarından sekülerine, yaşlısından gencine herkesin istibdat rejimine karşı sergilediği bir ruh, bir duruş, bir direniştir. Bu işi tetikleyen ise bizzat ‘iki ayyaş’ söylemidir. O gençler ‘yeter artık’ dediler. Sen bunu görmedikçe, oraya katılan kadınlara, erkeklere bu hakaretleri ettikçe çok daha derine batıyorsun sayın Erdoğan.” (HABER MERKEZİ)