Fakat bazı kişiler, ne kadar operasyon geçirirse geçirsin yeterince mükemmel olmadığı hissine kapılarak daha fazla operasyon geçirmek isteyebilir. Bu kişilerin en belirgin özellikleri ise sürekli farklı doktorlara başvurmak, olduğu halinin hep daha iyisi olabileceğini düşünmek ve ameliyattan sonra gelen olumlu yöndeki değişim hissini arzulamak olduğundan söz edebiliriz. İşte bu gibi durumlarda estetik operasyon bağımlılığından söz etmek mümkün.
Kişinin estetik ameliyata bağımlı olduğu, sürekli dış görüntüsünü değiştirmek zorundaymış gibi bir psikolojik baskı hissetmesiyle birlikte anlaşılır. Peki bir insan neden estetik yaptırmaya bağımlı hale gelir? Bunun psikolojik ve sosyolojik nedenlerine gelin birlikte bakalım.
Estetik cerrahiye bağımlı insanları kınamayın çünkü bağımlılığın bir sebebi de vücut dismorfik bozukluğu.
Beden dismorfik bozukluğu, çeşitli psikolojik rahatsızlıkların tanımlandığı Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nın beşincisi (DSM-5) içerisinde bir davranış bozukluğu olarak değerlendirilir. Bu durumdan muzdarip olan kişiler; kendilerini yetersiz, biçimsiz, zayıf, iğrenç ve çok çirkin olarak algılayabiliyor. Bu durum genel popülasyonda %1 ve %2 oranlarında görülen oldukça nadir bir psikiyatrik bir durum olsa da estetik cerrahiye başvuranlarda 15 kat daha fazla görüldüğü, yapılan araştırmalar sonucunda ortaya konmuştur. Velhasıl sıkça estetik operasyon talebi olan kişilerde bu davranış bozukluğu görülebiliyor.
Beden dismorfik bozukluğu olan kişiler, günlük yaşamda bedenlerinde herhangi bir sorun olmasa bile kendilerini kusurlu gördükleri için duygusal olarak zorlanırlar. Kişilerin, yaptırdıkları ardı arkası kesilmeyen estetik ameliyatların nedeni de içinde bulundukları bu psikolojidir. Tabii ki bu durumu yaşayan bazı kişilerin, bedenlerinde gerçekten doğuştan veya sonradan gelen bir kusur da olabiliyor.
Bu kişiler, bedenlerindeki bir yere kafayı takıp o yerin, o kadar çirkin olduğunu düşünürler ki bu olumsuz düşünceleri onları bir şeyler yapmaya sürükler. Bu kişilerin sürekli aynaya bakma, kendi kişisel özelliklerini kıyaslama, deri yolma ve güvenlik arayışı vardır. Hatta bazen kişilerin, kendi kendilerini ameliyat etme gibi çılgın girişimleri bile olur. Aslında bu davranışlar, bir nevi obsesif- kompulsif (sürekli tekrarlayan düşünce ve buna istinaden gösterilen takıntılı davranış) davranış türüdür.
Bedeninden memnun olmayan kişiler, sürekli estetik yaptırarak aslında sadece bedenlerini düzeltmeye çalışmıyor, aynı zamanda kendileriyle ilgili negatif bir algıyı düzeltmeye çalışıyor olabilir.
Psikologlara göre; bedenlerinden memnun olmayan insanlar, görüntülerini cerrahi operasyon ile değiştirerek aslında olumsuz benlik algılarını düzeltmeye çalışıyor olabilir. Yani esasen bu kişiler, cerrahi operasyon olsalar bile psikolojik sorunlarını çözmedikleri için sürekli ameliyat olma istekleri ve bu isteğe yönelik eylemleri devam ediyor olacak diyebiliriz.
Fakat bu kişiler, ne kadar bıçak altına yatarlarsa yatsınlar, süreklilik arz eden estetik talepleri ve gerçekçi olmayan beklentileri son bulmayacağı için hem eskisinden daha kötü bir görüntüleri olabilir hem de bu yolda çok fazla para kaybedebilirler. Barbie’ye benzemek için estetik yaptıran Valeria Lukyanova, Nanette Hammond, Blondie Bennett, Heidi Montag, Dakota Rose gibi isimleri bu kapsamda örnek gösterebiliriz.
Hatta Valeria Lukyanova, 2013 yılında Beyaz Show’a katılmıştı ve show boyunca herkesi kendine “Bu, dünyalı mı acaba?” sorusunu sordurur gibi şaşkın şaşkın baktırmıştı. Nanette Hammond ise Barbie’ye benzemek için 2 milyon 368 bin lira harcamasının yanında en son ameliyatını vajinasından geçirerek bu kadarı da olur mu dedirtti.
Tabii ki örneklerimiz sadece kadınlarla sınırlı değil. Barbie’nin sevgilisi Ken’e benzemek için bıçak altına yatan Rodrigo Alves de oldukça popüler bir örnek.
Bağımlılığının diğer bir nedeni ise opioid (morfin gibi kimyasal maddeler).
İlginç gelebilir ama bazen sıkça estetik yaptıranlarda, opioid gibi kimyasal maddelerin kötüye kullanımına rastlanabilir. Kozmetik amaçlarla yapılan operasyonlar, genelde kişiyi halsiz bıraktığı ve ağrılı olduğu için doktorlar, yaraların iyileşmesi ve ağrıların durması için çeşitli bağımlılık yapıcı ilaçları bu kişilere yazabilir. Yaraların iyileşmesi ayları bulduğu için bu ilaçlar, kişide uzun süreli bir kullanım yaratabilir. Böylece hem bedeniyle sorun yaşayan hem de duygusal açıdan zayıf kişiler, bu iyi hissettiren ilaçları daha fazla kullanabilmek için de estetik ameliyatlara ilgi duyabilir. Gördüğünüz gibi durum hiç de iç açıcı değil.
Sürekli plastik cerrahi operasyonları geçirmek sağlık açısından büyük bir tehdit.
Çok fazla cerrahi operasyon olmak; vücutta çok fazla yara oluşmasına, kanın pıhtılaşmasına, enfeksiyonlara, kasların deforme olmasına neden olabiliyor. Hatta fazla anestezi nedeniyle, ameliyat esnasında kalp bile durabiliyor. Birçok doktor, bu riskleri bildiği için çok sayıda estetik operasyon geçirmiş kişileri ameliyat etmek istemiyor.
Belki de bunca operasyon ve bunca acı, günümüz dünyasında sadece iyi görünmenin değerli bulunmasından dolayıdır.
Modern bir toplum yapısının içerisinde yaşıyoruz ve modern insanın bedeninin, ideal beden algısı etrafında şekillendirildiğini görebiliyoruz. Günümüzde görüntü, bir insan için ‘sahip olunan tek sermaye’ anlamına gelebiliyor. Beden, kapitalizm içerisinde bir tüketim metasına dönüşmüş durumda. Bunu nasıl açıklarsın derseniz, bedeni estetize etmeye yönelik, ‘‘0 beden, ince bel, dolgun göğüs, kaslı vücut’’ gibi söylemler; insanları, bedenlerini bu kalıplara sokabilmek için daha fazla estetik ameliyatlara itebiliyor. Yani aslında kişiler, estetik ameliyat olarak toplumun beğendiği beden kalıplarının içerisine giriyor ve böylece bir itibar, bir saygı kazanıyor.
Fakat her şeyde olduğu gibi, bedenin de nasıl görünmesi gerektiğine dair her daim değişen bir anlayış var. Bugün beğendiğimizi, yarın beğenmeme gibi bir tehlike içerisindeyiz. Çünkü zevkler, beğeniler her daim yeni tüketim alışkanlıklarına dönüşebiliyor. Bedene yönelik beğeni ve zevklerin değişmesi, insanların bedenlerinden memnun olmamalarına yol açabiliyor.
Aslına baktığınızda bu içinden çıkılması zor bir döngüye benziyor. Bugün popüler olanın yarın modası geçmiş olacağı için insanlar, trendi yakalamak için estetik ameliyatları daha fazla tüketip bedenlerini değiştirmeleri gerektiğine yönelik bir baskı ve ihtiyacı sürekli hissedecekler. Daha doğrusu bedene yüklenen toplumsal anlamlar, o anlamlara karşılık gelmeyen bir bedene sahip olan insanlarda bu değişim baskısını mecburi olarak oluşturuyor gibi de düşünebilirsiniz.
Hatta İranlı Sahar Tabar’ı belki haberlerde görmüşsünüzdür. O, insanların beğendiği ve sevdiği bir oyuncu olan Angelina Jolie’ye benzemek için çokça kez operasyon geçirdi. Peki sizce gerçekten istediği sonucu alabilmiş mi? Ayrıca kendine çektirdiği acıya değmiş mi, sizin bu konudaki düşünceleriniz nedir?
Editör Notu: Plastik cerrahi sadece güzelleşmek amacı ile uygulanmaz. Bu cerrahinin türleri vardır mesela rekonstrüktif cerrahi, doğuştan ya da sonradan olan tüm şekil ve işlev bozukluklarının düzeltilmesi amacıyla çalışmalar yapar. Burada ele aldığım, tamamen kozmetik amaçlarla yapılan estetik ameliyatlar ve bu ameliyatlara yönelik bağımlılık problemidir.
Kaynaklar: Verywellmind, The Recovery Village, Addiction Center