Aralık 2019’da ortaya çıkan ve çok kısa sürede tüm dünyaya yayılan koronavirüs, bugüne kadar görülmemiş kısıtlamalara maruz kalmamıza neden olmuştu. Fakat en önemlisi virüs, dünya çapında 6 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesinden sorumlu olmuştu. Geçtiğimiz aylardaysa aşılamanın etkisiyle vaka sayıları dünya çapında gerilemişti.
Türkiye’de de vaka sayıları dünyayla paralel olarak gerilemiş, günlük vaka sayısı 1000’in altına düşmüştü. Sayıların gerilemesiyle koronavirüs kısıtlamalarına da veda etmiştik. Fakat Sağlık Bakanlığı’nın 11-17 Temmuz haftasına dair paylaştığı yeni veriler, kısıtlama öncesi vaka sayılarına yeniden dönmek üzere olduğumuzu gösterdi.
Günlük 30 bin üzerinde vaka görüldü:
Sağlık Bakanlığı’nın haftalık COVID-19 tablosuna göre 11-17 Temmuz haftasında toplam 226 bin 532 vaka tespit edildi. Bu sayıyla Türkiye’de bugüne kadar tespit edilen vaka sayısı 15 milyon 524 bini aştı. Virüsün ölüm oranının büyük oranda düştüğü bilinirken, geçtiğimiz hafta 96 vatandaşın hayatını kaybettiği paylaşıldı.
Peki bu tablo bize ne gösteriyor?
Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı tablo bizler için aslında önemli bir hatırlatıcı ve uyarıcı niteliği taşıyor. Yönetim, koronavirüs kısıtlamalarını kaldırmış olsa da neredeyse hepimiz bu kısıtlamaların ardından salgın tamamen yok olmuşçasına davrandık. Evet, hastalık aşının etkisiyle eskisi kadar yüksek ölüm oranlarına neden olmuyor. Fakat yine de COVID-19 ağır bir hastalık olarak geçirilebiliyor. Hayat kalitemizi bir süreliğine düşürüyor. Ayrıca bu hastalığın uzun süreli etkilerinin de halen büyük bir soru işareti olduğunu, bu konudaki araştırmaların devam ettiğini söyleyelim.
Önlemlerimizi artırmazsak yeniden zor günlere dönebiliriz:
COVID-19 vaka sayısı, son haftalarda yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada artıyor. Hem dünya çapında hem de ülkemizdeki uzmanların ağzındansa benzer kelimeler çıkıyor: Artan vaka sayılarına karşı hemen önlem alınmalı. Yoksa ‘yeni dalga’ olarak kabul edilen bu son artış, sonbahar döneminde zor günlerle karşılaşmamıza neden olabilir.
Bilim Kurulu üyesi: “Kötü günlerin geride kaldığını düşünüyorum”
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, artan vakaların ardından zorunlu kapanmaların gündemde olmadığını belirtti. Özlü, virüse karşı toplumsal bağışıklık oluştuğunu da vurguladı. Fakat riskli grupların dikkat etmesi gerektiğini belirterek açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“Grip düşünün mesela. Daha önce grip geçirmiş olmanız sizin bir daha grip geçirmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Bu da onun gibi. Yani bu oluşan bağışıklık bütünüyle sizi hasta olmaktan korumuyor ama yine de oluşan bağışıklığın hastalığın ağır seyretmesini engelleyici bir özelliği olduğunu sanıyorum, ben böyle inanıyorum. Çünkü toplumda bir bağışıklık oluştu. Yani gerek aşılamalardan dolayı gerek hastalığı geçirenlerden dolayı. Yeterli düzeyde olmasa bile bir bazal koruma oluştu. Bu hastalığın daha hafif seyretmesine yol açıyor. Bir de virüsün geçirdiği mutasyon da aynı yönde olunca bu iyi bir gelişme. Ben artık 2020- 2021’deki gibi tekrar kaotik bir ortama geri döneceğimizi düşünmüyorum. Kötü günlerin geride kaldığını düşünüyorum.
Bir de yüksek riskli ortamlar var. Mesela toplu taşıma bunlardan bir tanesi, asansörler bunlardan bir tanesi, kapalı, dar ve havalandırılmamış. Diğer insanların kullanımına açık. Böyle bir yerde maskesiz bulunmak riskli elbette. Onlara dikkat etmek lazım. Bir de tabii düğün, dernek, nişan, söz, mevlit, konserler, sinemalar, tiyatrolar, mitingler, ibadet yapılan yerler, kalabalık ortamlar. Buralarda maskeli olmak lazım. Dikkatli olmak lazım. Mesafeyi korumaya çalışmak lazım. Tekrar kapanma beklentim yok. Yani zorunlu bir kapatma ya da o öyle bir ihtiyaç olacağını düşünmüyorum. Öyle bir şey gündemde değil. Zaten tüm dünyada da böyle bir beklenti yok. Sadece bazı ülkelerden maske kullanımı konusunda tavsiyeler var. Onu zaten biz baştan beri yapıyoruz. Ben şu anda da maske kullanıyorum. Mesela hastanede sürekli maske kullanıyorum. Onun dışında böyle dar, kapalı, iyi havalandırılmamış sosyal alanlarda maske kullanmaya devam ediyorum.“
Peki bireysel olarak biz ne yapmalıyız?
Uzmanlar, zor günlere tekrar dönmemek için son dönemde aktarılan PCR testlerinin yapılması gerektiğini, test sonuçlarının günlük olarak paylaşılması gerektiğine dikkat çekiyor. Bununla birlikte eksik aşıların ve hatırlatma dozlarının tamamlanmadığını da vurguluyor.
Vakaların daha fazla artmaması ve olası kısıtlamalarla yeniden boğuşmamak için bireysel olarak yapmamız gereken şey, yeniden sosyal mesafe kuralına dikkat etmek, kendimizi ve bulunduğumuz ortamı dezenfekte etmek, herhangi bir hastalık durumunda etrafa bakteri saçmamak için maske takmak ve aşılarımızı ve hatırlatma dozlarını zamanında yaptırmaktan geçiyor. Bu önlemleri bireysel olarak şimdiden almaya başlamazsak, kendimizi uzmanların aslında uzun süredir dillendirdiği durum içinde bulabiliriz. Virüs, halen aramızda dolaşıyor.